Maalesef ve maalesef bu kadar büyük duyarsızlıklar, bu kadar büyük duygusuzluklar, bu kadar büyük pişkinlikler ülkesi haline geldi” dedi. Bolu’da kayak merkezi Kartalkaya'da 21 Ocak'ta gece saatlerinde Grand Kartal Otel'de çıkan yangında 78 kişi yaşamını yitirdi. Yangına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 31 kişiden aralarında Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener, İtfaiye Müdürü Kenan Coşkun, İl Özel İdare Genel Sekreteri Sırrı Köstereli ve yardımcısı ile otelin sahibi Halit Ergül'ün de aralarında bulunduğu 22 kişi tutuklandı. Soruşturma sürerken, facianın 40’ıncı gününde CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve partililer, otelin önüne gelerek yangında hayatını kaybedenler için otel önünde karanfil bırakıp dualar etti. Otel önünde açıklama yapan Özel, “Her hafta grup toplantılarımızda Kartalkaya faciasının sorumluluklarının tüm yönleriyle ortaya çıkarılması, sorumlularının hesap vermesiyle ilgili verilmiş devlet sözünün takipçisi olmaya çalışıyoruz. O gün bu olay yaşandığında tam burada ‘Şimdi acı zamanı, yas zamanı, siyaset zamanı değil ama sorumlulardan elbette hesap sorulacak, onun da en yakından takipçisi olacağız’ diye ifade etmiştim ve hemen yakındaki bir otelin lobisinde Sayın İçişleri Bakanı, mülkiye müfettişlerinden oluşan çok güçlü, çok hızlı bir kadronun olduğunu ve en geç 10 gün içinde tüm yönleriyle sorumluların ve sorumlulukların ortaya çıkarılacağını ifade etmişti. Biz de kendisine bu süreci dikkatle takip edeceğimizi söylemiştik. Tabi o gün sorumlu konuşanlar, Sayın İçişleri Bakanı için söylüyorum; sonra bir daha bu konuda konuşmadı. Bir de o gün sorumsuz konuşanlar vardı. Turizm Bakanı o gün hem çıkıp basın önünde bir şeyler söylemişti hem de orada kendi sorumluluğunu yok göstermeye çalışıp kendilerinin denetimsiz ve sorumluluk alanları dışında bırakılan böyle yerlerde yaptıkları bir işi de suçsuz, günahsız insanlara yüklemeye, onları hedef göstermeye çalışmışlardı. İlk günde bu yaklaşıma çok sert tepki gösterdim, sonrasında da süreci çok yakından takip ettik” diye konuştu.
‘BU RAPORU BÖYLE VEREMEZSİNİZ’
Görevlendirilen bilirkişi heyetine ilişkin açıklamalarda bulunan Özel, “Türkiye Cumhuriyeti sonuçta bir devlet. Burada bir hata, bir suç varsa bunu devlet soruşturur; öyle yaptı. Cumhuriyet Başsavcılığı, savcılar ve o savcılar da 7 kişiden oluşan bir bilirkişi heyeti görevlendirdi. Meslekleri icabı da tam meseleye uygun 7 kişilik bir bilirkişi heyetiydi. O bilirkişi heyetine bir yazı verdiler; ‘3 gün içinde çalışmaları tamamla, 3 gün içinde bize raporunu ver.’ Çünkü ona göre 4 günlük gözaltı süresinin sonunda sorgu yapacak, tutuklamaya sevk edecek ya da serbest bırakacak ama ona göre hesap soracak devlet. Bu bilirkişiler gece-gündüz çalıştılar, rapor yazdılar. Geldiler, teslim etmek için raporlarını götürdüler ama o sırada Ankara'dan buraya bir baskı olduğu biliniyordu. Biz de zaten bunun olduğunu dikkatle takip ediyorduk ve orada ortaya şu çıktı; ‘Bu raporu böyle veremezsiniz.’ İlk gün söyledim bunu. O rapor daha teslim edilmeye çalışırken açıkladım. ‘Bu raporu böyle alamam.’ 3 seçenek; 1- ‘Turizm Bakanlığını sileceksiniz’, 2- ‘Buraya Bolu Belediyesi’ni ilave edeceksiniz ya da bu görevden azlinizi isteyeceksiniz.’ Ellerinde bütün kanuni düzenlemeler, her şey var ve bu işi, bu devlet adına en iyi bilecek kişiler diyorlar ki ‘Burası belediyenin sorumluluk alanında değil.’ Zaten buraya vaktiyle Bolu Belediyesi ruhsat vermiş ama o bundan yıllar önceymiş, sonra bir daha gelip denetim yapma sorumluluğu yok. Zaten meseleyi siyasileştiriyorsanız; böyle bir baskı yapıyorsunuz ama bu belediye zaten yıllarca AK Parti'deymiş hiç gelmemiş buraya. Sonrasında da gelmemiş; gelmez çünkü sorumluluk alanının dışında ama buraya gelmesi gereken Turizm Bakanı. Gelecek, bakacak ve diyecek ki ‘Git, yangınla ilgili şöyle bir rapor getir.’ Engelli tuvaletiyle ilgili yazmış; yangınla ilgili yazmamış. Ben nerede bunu sorumlu tutayım da sorumsuz birine yapayım; bu doğru olmaz” ifadelerini kullandı.
‘HEPSİ GÖREVDEN AFFINI İSTEDİ AMA O DEDİKLERİ İMZAYI ATMADILAR’
Bilirkişilere mesleki namusları üzerinden bir suç işletmeye çalıştıklarını söyleyen Özel, “3 gün önce 3 günlüğüne görevlendirilmiş 7 bilirkişi son derece manidar bir şekilde ‘İş yoğunluğum nedeniyle görevi kabul edemiyorum’ diyor. 3 gece burada gece gündüz çalışmış, hepsi görevden affını istedi, o dedikleri imzayı atmadılar. Biz bunu ifşa ettiğimizde önce bilirkişiye ‘Korsan’ dediler. Görevlendirdikleri sayı numarasını verdim. Utanmadılar, özür dilemediler; bu sefer bilirkişilerin çektirdiği fotoğrafı verdim. Olmadı, görevlendirme yazısını çıkardık. En son azil yazılarını da paylaştık. Şimdi hiçbir şey olmamış gibi susan bir Adalet Bakanı, bir İçişleri Bakanı ve halen daha görevini koruyan Turizm Bakanı” diye konuştu.
MEZARLARI ZİYARET ETTİ
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kartalkaya’da 78 kişinin yaşamını yitirdiği yangın faciasında, ilk olarak, yangında kızı gelini ve torunları olmak üzere 7 kişiyi kaybeden Gültekin ailesinin Kılıçarslan Mezarlığı’ndaki mezarlarını ziyaret etti. Özel, Yüksel Gültekin ve ailesine başsağlığı dileklerinde bulundu. Özel, daha sonra yangında yaşamını yitiren Ceren Yaman Doğan ve kızı Lalin Doğan’ın Paşaköy mezarlığındaki mezarlarını ziyaret etti Özel, anne ve kızının mezarlarına su dökerek karanfiller bıraktı.
‘HANS’IN FITRATINDA OLMAYAN ŞEY, HASAN’IN FITRATINDA OLAMAZ’
CHP lideri son olarak Bolu Belediyesi’nin Kent Meydanı’na kurulan ramazan çadırını ziyaret ederek vatandaşlarla birlikte oruç açtı. Özel, iftarın ardından çadırda bulunan vatandaşlara seslenerek, “Aslında Türkiye'nin yapması gereken ölümlerin kolay olduğu bir ülke olmaktan çıkmak. Sayın Erdoğan Soma faciasından sonra ‘Bu mesleğin fıtratında ölüm var’ demişti. Ben o zaman da itiraz etmiştim, bu zaman da itiraz ediyorum. Almanya'da çok uzun yıllardır maden kazalarında ölüm olmuyor. Kömür madenlerinde ölüm yüzyılı aştı. İngiltere'de öyle, Fransa'da öyle. Hans'ın fıtratında olmayan şey Hasan'ın fıtratında olamaz. Eğer Alman, kendi vatandaşını, madencisini korumasını biliyorsa bunu biz de bileceğiz. Almanya'da böyle bir yangın olabilir ama bu kadar kayıp olmaz. Böyle bir yangının bu kadar denetimsiz, bu kadar hızlı ilerleyen, bu kadar hiç bu tarafları düşünülmemiş bir şekilde olması gelişmiş dünyada yok. Onun için üstümüze düşeni yapacağız. Milletvekilimiz, il başkanımız, belediye başkanımız, tüm kadrolarımız üzerlerine düşeni yapıyorlar; yapmaya da devam edecekler” dedi.
‘GÜNÜN BİRİNDE SİZ DE BU EMPERYALİZMİN HEDEFİ HALİNE GELİRSİNİZ’
Filistin’de yaşanan gelişmelere değinen Özel, “Burnumuzun dibinde Filistin var. Yaser Arafat ile Bülent Ecevit'in bundan 50 yıl önceki dostlukları dayanışmaları, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının Filistin davasına verdikleri destek, Türkiye'de sosyal demokratların da, Türk solunun da, Türkiye'deki sosyalistlerin de üzerinde hep birlikte mutabık oldukları konu Filistin davasına sahip çıkmaktır. Gerektiği zaman antiemperyalistlere karşı gerekli direnci gösteremezseniz, hem bütün mazlum milletler, hem günün birinde siz de bu emperyalizmin hedefi haline gelirsiniz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bundan 100 yıl, 105 yıl, 106 yıl önce de manda ve himayeyi reddediyorduk. 'Amerikan askerleri, işgal kuvvetleri, işgal İngiliz donanması, bu ülkeye gelmesin' diye can veriyorduk. Çanakkale Boğazı'ndan o donanma geçmesin diye dünyanın en büyük deniz ve kara savaşları yapıldı ve bu ülkenin insanları Conkbayırı’nda kefensiz yatıyor. Sonra birileri izin verdi; o donanma geldi. İstanbul'a demirledi. O günlerde o donanmaya kırmızı halı serenler, o donanmanın Osmanlı'nın misafiri olduğunu ifade edenler bir yana, o donanmanın arasından Kartal istimbotunun ucunda Gazi Mustafa Kemal Atatürk yanındaki yaverine diyordu ki ‘Üzülme çocuk geldikleri gibi gidecekler’ diyordu ve o emperyalistlere karşı korkmadan verilen mücadele ülkeyi önce kurtardı; sonra bir cumhuriyet ve demokrasi kurdu” ifadelerini kullandı.
‘BİZ ÖYLE YELKENLERİ İNDİRENLERİN PARTİSİ, ÜLKESİ DEĞİLİZ’
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’ın Gazze ile ilgili sözleri üzerinden iktidarı da eleştiren Özel, “Bugün aynı emperyalistler İsrail'le Gazze'ye zulmediyorlar. Suriye'nin Golan tepelerini işgal ettiler. Bir gözleri Şam’da, bir taraftan da Trump çıkıyor ve diyor ki ‘Gazze güzel yermiş, burada turizm, yapraız. Burada villalar, oteller yapalım.’ Filistinliler ne olacak? ‘Filistinlileri etraftaki Arap ülkelerine serpiştirelim’ diyor. Normal şartlarda böyle bir sözün Türkiye Cumhuriyeti hükümetinde yaratacağı tek duygu infialdir, itirazdır ama günlerce buna susan iktidar, şimdi de çok mahcup, çok kısık sesle aman Trump'ın gazabını üzerime çekmeyeyim; gelecek seçimlerde nasıl Trump ve onu destekleyenler, Almanya, İngiltere seçimlerine karıştılar; Türkiye'de de bizden taraf olsunlar diye Filistin üzerindeki hesaplara bile gerçek bir tepkiyi verip had bildirme noktasında davranmıyorlar. Hani ‘one minute?’ Kapalı salonda otururken yanındaki devlet başkanına ‘one minute’ deyip onu, 10 sene burada söylemek kolay. Şimdi ‘one minute’ diyeceksen, ‘Filistinlileri oradan süreceğim, oraya otel yapacağım, İsrail'le birlikte orayı dünya turizmine açacağım’ diyen Trump'a ‘one minute’ diyeceksin; hadi bakalım. O yüzden öyle iç siyasetle ilgili konular söz konusu olduğunda parla ama esas Filistin'e sahip çıkmak gerektiğinde baktın Trump birazcık farklı, oraya buraya meydan okuyor, hemen bir anda yelkenleri indiriyorlar. Biz öyle yelkenleri indirenlerin partisi, yelkenleri indirenlerin ülkesi değiliz. Eğer öyle olsaydı bugün Kıbrıs, Yunan toprağıydı. Kıbrıs Barış Harekatı'nı rahmetli Bülent Ecevit'in başkanlığında o dönem rahmetli Erbakan ile koalisyon hükümetinde, Amerika'nın bütün tehditlerine, dünyanın bütün baskılarına ve ambargo tehditlerine karşı orada mezalim sürüyordu; gereğini yaptılar. Kıbrıslı çocuklar bir baktı, gökyüzünden Türk paraşütçüleri iniyor. ‘Bizimkiler geliyor’ dediler” diye konuştu.
‘GERÇEKTEN TÜRKİYE’NİN BAŞINI BÜYÜK BELAYA SOKARSIN’
Partisinin barıştan yana olduğunu da belirten Özel, “Yurtta barış, dünyada barış’ deriz ama birilerinin de meydanı boş bulup Filistin'i işgal etmesine karşı bu yumuşak tavır önce Filistin'i işgal ettirir; sonra Şam'ı işgal ettirir ondan sonra Suriye'de, İsrail ve Amerika'nın hakimiyeti sağlanır. Bir aralar ‘İsrail'in bir sonraki hedefi Türkiye’ diyen Erdoğan'a soruyorum; o aralar ‘dediğini anlat’ dedik; altı boş çıktı da esas sen böyle yaparsan, Filistin'e sahip çıkmayıp İsrail'e, Trump'a verirsen, Golan Tepeleri’nin verilmesine susarsan, Şam'a İsrail'in 20 dakika mesafedeki tehdidini görmezsen ondan sonra geçende iç politikaya alet etmek istediğin gibi değil, gerçekten Türkiye'nin başını büyük belaya sokarsın” dedi.